İçerik Bağımsızlık Günü internetin geleceğini dönüştürebilir mi?

İçerik Bağımsızlık Günü internetin geleceğini dönüştürebilir mi?

Cloudflare’in manifestosu, yapay zekâ şirketlerinin site içeriklerini izinsiz kullanmasına karşı yayıncıların kontrolü kazanma mücadelesinde kritik bir dönüm noktası olabilir.

Kategori:Teknoloji

Yayımlanma:


1 Temmuz 2025, internetin kırılma noktalarından biri olabilir. Cloudflare CEO’su ve kurucu ortağı Matthew Prince, bu tarihte yayımladığı manifestoyla yapay zekâ şirketlerinin, içerik üreticilerinden izin ya da telif almaksızın web’i tarayarak büyük dil modellerini (LLM) beslemelerine karşı yayıncılar adına açık bir mücadele başlattı. Bu tarihi de “İçerik Bağımsızlık Günü” olarak adlandırdı. Manifestonun özü net: Artık hiçbir LLM, yayıncıların içeriklerine izinsiz ulaşmamalı.

Bu adım neden önemli?

Arama motorları, internetin erken döneminde hangi bilginin hangi sitede olduğuna dair kılavuzluk görevi gören web’in başlangıç noktaları oldu. Google gibi arama motorları bilgi üreticileriyle açık bir anlaşma yapmıştı: Sen içerik sağla, biz sana trafik getirelim.

Bu trafik sayesinde içerik sahipleri siteleri için tanıtım masrafına girişmeden reklam gelirine ulaşabiliyor, fikirlerini geniş kitlelerle paylaşabiliyorlardı. Bilgi üreten siteler için bu sistem önemliydi; çünkü, toplam trafiğin yaklaşık yüzde 90’ı arama motorlarından geliyordu. Ta ki, yakın zamana kadar.

Arama motoru pazarında lider konumda olan Google’ın son yıllarda arama sonucu sayfalarına (SERP) eklediği Snippet’lar ve yeni AI Overview kutuları, kullanıcıların doğrudan web sitelerine girmeden sorularına yanıt bulmasına imkân veriyor. Bu da içerik üreticilerinin ziyaretçi kaybetmesine yol açıyor.

Cloudflare’in aktardığı araştırmalara göre; dünya genelinde mobil aramaların %75’i, kullanıcılar herhangi bir siteyi ziyaret etmeden sonlanıyor.

Zero-click olarak adlandırılan bu dönüşümün yanı sıra Yandex, henüz büyük bir oyuncu olmasa da Yacevap ile bilgilenme niyetli arama sorgularında yanıtlar ile siteler arasına bir katman olarak giriyor ve içerik sağlayıcılara giden trafiğin bir kısmını emiyor. MSN News, Bundle gibi aktörler haberleri, ziyaretçileri kendi platformlarında tutarak sunuyor. Bugün kaba tabirle yapay zeka dediğimiz LLM’ler, içeriklerini kullandığını internet sitelerini kaynak gösterse bile bu sitelere eski Google’a kıyasla neredeyse hiç trafik göndermiyor. Prince’ın paylaştırığı oranlara göre; ChatGPT’ten trafik elde edebilmek 750 kat, Claude’dan trafik elde edebilmek ise 30 bin kat daha zor.

Yayıncılar için trafik yoksa sürdürülebilirlik mümkün değil

Bilgi içerikli siteler için trafik yoksa gelir de yok demek. İçerik üretimi çoğu zaman bilgi birikimi ve donanım gerektiren emek yoğun bir süreç. Toplumsal anlamda önemli insanların biyografileri, tarihi olaylar, güncel bilgiler, tarifler, teknik rehberler, şarkı sözleri, gezi rotaları, sağlıklı yaşam önerileri, haberler gibi birçok konu içerik üretimine giriyor. Bu emek ise internet sitelerinde ziyaretçilere gösterilen reklamlar, abonelik ücretleri ya da manevi tatmin gibi yollarla besleniyor. Özetle, trafiği olmayan internet siteleri içerik üretmeyi sürdüremez.

New York Times gibi bazı yayıncılar, içeriklerini izinsiz kullanan yapay zekâ şirketlerine karşı telif hakkı ihlali gerekçesiyle dava açtı. Öte yandan bazı platformlar, içerik lisansı üzerinden çözüm arayışına girdi. Örneğin Reddit, bir yandan Anthropic’e dava açarken diğer yandan Google ile içerik paylaşımı için lisans anlaşması yaptı.

Türkiye’de tehditin boyutu henüz anlaşılamadı

Türkiye’de ise henüz tespit aşamasındayız. Ankara’da yapılan “Dijital Tekeller, Tehditler ve Arayışlar” konferansında dijital tekeller ve LLM’lerin gazetecilik için yaşamsal bir tehdit boyutuna ulaştığı belirtilerek farklı tespit ve önerilere yer verildi. Bunlardan biri de medya kuruluşlarına içerikleri üzerinden elde edilen gelirden pay verilmesi önerisiydi.

Ancak bilgilenme niyetli arama sorgularından trafiğin büyük kısmını alan haber siteleri, görünüşe göre henüz harekete geçmiş değil. Abonelik ya da ödeme duvarı kullanan sitelerin sayısı oldukça az. Bunun bir nedeni de Google’ın AI Overview özelliğinin Türkiye’de henüz test aşamasında olması. Ayrıca hâlâ Google Keşfet önemli oranda trafik sağlıyor ve kullanıcılar LLM'leri daha çok sohbet amacıyla kullanıyor. Ancak klasik SERP'in birkaç yıl içinde ortadan kalkacağını, en azından aşina olduğumuz SERP’i artık görmeyeceğimizi kestirmek güç değil.

Bot trafiği insan trafiğini geride bıraktı

Yakın gelecekte haber siteleri, bloglar ya da dijital ansiklopediler artık sadece yapay zekâ botları tarafından ziyaret edilen yapılara dönüşebilir. Imperva’nın kötü bot raporuna göre 2024 yılında küresel internet trafiğinde bot trafiği yüzde 51 ile insan trafiğinin önüne geçti. Bu eğilim devam ederse bir noktada LLM’ler, interneti yutan devasa bilgi fabrikalarına dönüşebilir.

İçerik üretimi artık kârlı olmaktan çıktıkça bu alandan çekilmek zorunda kalan yayıncıların yerini başka yapılar dolduracak: Kar amacı gütmeyen aktivistler, içerikten dolaylı kazanç sağlayan (misyonerlik, reklamcılık, dezenformasyon) aktörler ve elbette yapay zekâ araçları ile sıfır maliyetle içerik üreterek gelir elde etmeyi hedefleyen “toptancılar”.

Bu durum, ölü internet teorisinde olduğu gibi içerik üretimi ve yapay zekâ yanıtları açısından yeni bir kısır döngüye yol açabilir. (Bu teoriye göre, internet giderek gerçek insanlar yerine botlar tarafından üretilen ve tüketilen içeriklerle doluyor.) LLM’ler, başka LLM’lerin yazdığı içerikleri kaynak gösterebilir. Eğer bu içeriklerin kaynağı bir hataya ya da halüsinasyona dayanıyorsa, yanlış bilgi kendi kendini tekrar ederek zamanla doğruymuş gibi kabul edilebilir. Üstelik bu sadece masum hatalarla sınırlı kalmaz; kötü niyetli müdahaleler için kurulan orduların bilinçli bir manipülasyon ortamına dönüşebilir.

LLM’ler, bu sorunu aşmak için haber siteleri gibi editoryal süzgeci güvenilir içerik üreticileri ile bir şekilde çalışmak zorunda.

İçeriğin nasıl kullanılacağına yayıncılar karar vermeli

İşte bu noktada benim “noindex hareketi” olarak adlandırdığım LMM'lere içerik sağlamama yönünde bir eylem kaçınılmaz hale geliyor. Çünkü artık sadece içerik üretmek değil, içeriğin kimler tarafından, nasıl kullanıldığına karar vermek de yayıncıların mücadelesi haline geliyor.

Ve görünen o ki, LMM'lere içerik sağlamama hareketine web'in otoriterinden Cloudflare öncülük edecek. Manifestoda vurgulanan iki sözcük var; izin ve tazmin. Cloudflare varsayılan olarak yapay zeka botlarının içerik üreticilere ücret ödemediği sürece engelleyeceğini; ücret ödeme sistemi için de bir pazar yeri kuracağını duyurdu. Böylece içerik sağlayıcılar LLM’leri besleyecek botlardan “tarama başına ödeme" istenebilecek ve fiyatı da kendileri belirleyebilecek.

Cloudflare’in rolü neden önemli?

Arama motorlarının botları genellikle sitelerin kök dizinine yerleştirilen robots.txt dosyasındaki site sahiplerinin belirlediği izinler doğrultusunda sitede tarama yapar. Ancak bu daha çok bir kılavuzdur ve botları durdurmak için yeterli değil. Bunun için internet sitelerinin sunucu tarafında User-Agent filtreleme, IP engelleme, CAPTCHA gibi doğrulama testleri, tarama limiti, davranış analizi, sadece botların düşebileceği tuzaklar yerleştirme gibi bir sürü önlem alması gerekiyor. Ancak bunlar da modellerine veri sağlamak için web kazıma yapan teknoloji devi şirketlerin çok gelişmiş botlarını durdurmaya yetmeyecektir.

Bu noktada bir içerik dağıtım ağı (CDN) olmaktan öte tümleşik internet mimarisi sağlayıcısı olan Cloudflare’in önemi artıyor. Çünkü web’de 34 milyondan fazla internet sitesinin kullandığı Cloudflare’in küresel internet trafiğinin yüzde 20’sini tek başına yönettiği tahmin ediliyor.

Öte yandan Cloudflare’in CEO’su Prince, gazeteciliğin LLM’ler karşısında nasıl zor zamanlar geçirdiğini birinci elden deneyimleyen bir isim. Çünkü eşi Tatiana Prince ile birlikte 2023 yılından beri yerel bir gazete olan The Park Record Newspaper’ın sahibi. Bu manifestoyu yayınlamadan önce de büyük medya yöneticileri, yayıncılar ve içerik üreticiler ile bir araya gelmiş, onların desteğini arkasına almıştı. The Sustainable Media Center’ın kurucu ortağı Steven Rosenbaum, 1 Temmuz gecesi İçerik Bağımsızlık Günü hareketini başlatmadan önce Prince’ın “İçeriğimiz üzerindeki kontrolü geri almalıyız. Toplu eyleme ihtiyacımız var. Ödeme yapmadan içeriğimizi alamazsınız” dediğini aktarıyor.

Sembolik ama öncü nitelikte bir başlangıç

Elbette OpenAI, Alphabet, Meta, Anthropic ve X gibi şirketler böyle bir ödeme talebi karşısında kısa sürede kendi ödeme mekanizmalarını geliştirecektir. İşte İçerik Bağımsızlık Günü, önemsenen bir gün olmasa ya da Cloudflare’in oluşturacağı pazar bir süre sonra etkin kullanılıyor olmasa da bu yolu açan ilk ciddi girişim olabilir.