Karmaşık ve çoğu zaman can sıkıcı bir hâl alan gündem içerisinde, aynı gündemi mizahı merkeze alan bir dille okuyabileceğiniz adreslerden olan Zaytung, insanların diline asparagas haberin adı olarak yerleşti ve yalan heberler için ‘Zaytung haberi’ söylemini duyar olduk. Asparagas haber modasının ilk örneği olmamasına rağmen insanlar tarafından Zaytung’dan önce ya da sonra yayına başlayan benzer içerikli sitelere karşı ‘Zaytungun çakması’ ifadesinin kullanımı da söz konusu. Kısa sürede ün kazanan sitenin hikayesini editörlerinden dinledik.
“Zaytung, beş kişinin yazıp beş kişinin okuduğu bir siteydi”
2009’un sonlarına doğru siteyi tek başına yapmaya başladığını ve o zamanlar hiçbir iddiası olmayan bir site olduğunu söyleyen Zaytung’un kurucusu Hakan Bilginer, “Bu formatın Türkiye’de popülarite kazanacağına ihtimal vermedim. Üç ila dört ay boyunca beş kişinin yazıp beş kişinin okuduğu bir siteydi Zaytung. Şimdi ise 90 bin civarında üyemiz ve 10 kişi kadar editörümüz var, ancak sadece bu işle uğraşan dört kişiyiz. Bu kadro zaman zaman azalıp artıyor. Küsüp giden oluyor, sevip gelen oluyor. Dağınık bir çalışma sistemimiz var, daha doğrusu çalışma sistemimiz yok” şeklinde konuştu.
Editörlerin habercilik konusunda eğitimlerinin olmadığını söyleyen Bilginer, konuya esprili bir dille yaklaştı: “Bana ‘Gazeteci misiniz?’ diye soruyorlar. Ben elektronik mühendisiyim. İstatistikçi, ev hanımı gibi bir kadromuz var. Haberciliğe en yakın arkadaşımız ise avukat.” Bunun Türkiye haberciliğinin bir sorunu olduğunu düşünen Zaytung editörlerinden Onur Emer ise konuya daha ciddi ve eleştirel yaklaşarak, “Zaytung gibi bir sitedeki mühendisler, istatistikçiler, avukatlar da çok rahat haber yazabiliyorsa bu, Türkiye’deki muhabirlerin bir sorunu. Demek ki, yeni bir şey üretemiyorlar. Belirtildi, bildirildi, ifade edildi gibi bir klişeye hapsoldular” ifadelerini kullandı.
Editörlerin birçoğunun Ekşi Sözlük kökenli olduğunu belirten ve Ekşi Sözlük’ün yarattığı bir mizah dili olduğunu ifade eden Emer, Zaytung’u anlatmak için şu ifadeleri kullandı: “Haber formatı ile dalga geçme işini kendi anladığımız mizahla internet ortamında yapıyoruz. Belki de Zaytung bu yüzden tutuldu. Haberin resmi dili ile birlikte çok absürt bir şeyi söylemek hoşa gitti sanırım.”
“Tek ölçütümüz, bize komik geleni yayınlamak”
Zaytung’un haber konusundaki tek ölçütünün kendilerine ne komik geliyorsa onu yayınlamak olduğunu aktaran ve çoğu zaman yazdıkları haberde kendileriyle de dalga geçtiklerini belirten Bilginer, “Mesela dizilerle ilgili çok fazla haber geliyor okuyucularımızdan. Hiçbirimiz dizi izlemediğimiz için komik mi değil mi anlayamıyoruz. İnternetten araştırıyor ya da ‘Bu komik mi?’ diye izleyen birine soruyoruz” dedi.
“Aslında metinlerde çok da komik bir şey yoktur, çok ciddi akar metin, arada bir komik şey vardır” diyen Bilginer, Zaytung’un profilini şu cümlelerle çizdi: “Mümkün olduğunca haber metnine yakın gitmeye çalışırız. Temel olarak oradaki dil mümkün mertebe resmi bir dil olsun arada içeriğin sunumu ile içerik arasındaki zıtlık yani sunumdaki ciddiyetle içerik arasındaki saçmalık ön plana çıksın, oradaki kontrasttan faydalanalım amacı var. Dışardan bakan ciddi bir şey sansın kaygımız var.”
Tamamen mesaj kaygısı üzerinden yürümediklerini belirten Emer, “Siyaseten moralimizi bozan şeyler oluyor ancak bunun metnini Zaytung’un formatına uygun şekilde üretemiyorsak, illa o mesajı verelim diye de o haberi yapmıyoruz” diyerek rahat çalışma sistemlerine bir kez daha vurgu yaptı. Okurlardan gelen haberlerin sitenin içeriğini farklı görüşler konusunda dengeli tutuğunu sözlerine ekleyen Emer, “Farklı görüşlerden okurlarımız var, birbirleriyle dalga geçiyorlar, hakikaten güzelse siteye koyuyoruz. ‘Kendi görüşümüz şudur, bunu asla yayınlamayalım’ diye düşünmüyoruz” dedi.
“Röportaj havasında geçen bir ifade verme süreci yaşadım”
Mahkemeye de verildiklerini ancak takipsizlik kararı çıktığını dile getiren Bilginer, sözlerine şöyle devam etti: “Gidip savcıya ifade verince o da gülüyor. Savcının da zaten bildiği bir siteymiş Zaytung. Hafif röportaj havasında geçen bir ifade verme süreci yaşadım. Çok tehdit eden oluyor ancak henüz mahkemelik bir olay olmadı.”
“İnternete yazmak, su üstüne yazı yazmak gibi bir şey”
Yakın zamanda blog bölümüne başladıklarını söyleyen Emer, “Orası biraz daha editörlerin çalakalem yazabileceği haber formatının dışında bir yer oldu. Zaman geçtikçe ‘Annenize ve babanıza evden çıkmak istediğinizi nasıl söylersiniz’, ‘Mutlaka izlemiş gibi yapmanız gereken 10 film’ gibi kılavuz işiyle dalga geçebileceğimiz bir hâle geliyor” şeklinde konuştu.
“Hürriyet Cumartesi’de bir sayfamız var artık. İki üç tane ayrı içerik veriyoruz” diyen Zaytung editörleri, yakında Zaytung Almanak’ının çıkacağını şu kelimelerle müjdeledi, “2009-2011 yılları arasında çıkmış içeriğin bir derlemesi şeklinde olacak ve gelenek hâline getireceğiz. Çünkü internete yazmak bir miktar su üstüne yazı yazmak gibi bir şey ve basılı medyanın bir arşiv değeri var.”